PDR Bölümü Öğrencileri ve Mezunları Kendilerini Nasıl Geliştirebilir?

PDR Bölümü Öğrencileri ve Mezunları Kendilerini Nasıl Geliştirebilir?

Özellikle mesleki bir çalışma varsa, "uff, başıma iş almayayım şimdi" diye düşünmemeli ve taşın altına elimizi hatta kalbimizi koymalıyız.

Kendimizi PDR Alanında  Nasıl Geliştiririz?

 

Özellikle mesleki bir çalışma varsa, "uff, başıma iş almayayım şimdi" diye düşünmemeli ve taşın altına elimizi hatta kalbimizi koymalıyız. 

 

 

-Mesleki Bilinci Kuşanarak -

 

PDR alanı mensuptan olarak bölümün menfaatlerini savunmak ve haklarını aramak noktasında farkındalığımızın yüksek olması ge­rekiyor. Ülkemizde PDR alanına ilişkin olumlu gelişmeler olmasına karşın. birçok yanlış uygulamanın yapıldığı da görülüyor. Bunların başında "alan dışı atama"geliyor. Bilindiği gibi en son Ağustos 2011'de felsefe grubu mezunları devlet okullarına PDR'ci olarak atandı.

 

 

Bu anlamda bölüm mensupları, alan dışı atamaya karşı olan her türlü mesleki organizasyona tüm hücreleriyle destek vermeli. Yapabiliyorlarsa kendileri yetkililerle görüşmeli bu anlamda çaba harcamalı. Hiç değilse bu görüşmeleri yapan alanımızdaki dergilere. kuruluşlara katılarak veya üye olarak çalışmalara katkı sunmalı ... Sürekli bu anlamda uyanık ve hazırolda beklemeli...

 

 

 

Ancak özellikle son sınıftaki arkadaşların bu konudaki duyarlılığını yeterli görmüyoruz. En az sınavda çıkacak sorulara çalıştıkları kadar, yerleştirme döneminde karşılarına çıkabilecek sorunlar için de hazırlık yapmaları gerekiyor. Çünkü alan dışı atama kararnamesi çıktıktan sonra yapılan eylemler ve açılan davalar hiçbir işe yaramıyor. Kriz anı gelmeden önce bilinç düzeyimizin artması gerekiyor

PDR'nin haklarını savunan dergimizin veya alandaki diğer kuruluşların kıymetini bilmeyen bazı arkadaşla­rımız, ne yazık ki alan dışı atama olunca farkındalık kazanıyorlar ancak iş işten geçmiş oluyor. Otobüslerle bakanlığın kapısına dayansalar da sonuç alamıyorlar. 2005'te alınamadı, 2011'de alınamadı. Mesleki bilince sahip olunmazsa, korkarız ki bundan sonra da aynı şeyler yaşanır. 

-Psikolojik Organizasyonlara ve Kongrelere Katılarak-

Mesleğimiz adına yapılan her türlü çalışma gündemimizde olmalı ...

Özellikle ticari amacı olmayan ve düşük ücretlerle hizmet sunduğu için bizi zorlamayan psikolojik organizasyonlara mutlaka el uzatmalı, gönül vermeliyiz. 'Ben yoksam kimse olmaz" diye düşünerek büyük bir sorumluluk duygusuyla hareket etmeliyiz.

Mesleki kongrelere, çalıştaylara ve toplantılara katılmalıyız. Hatta kendimiz de kongreler düzenleyebiliriz. Kongre çok önemli bir faaliyet, çünkü bir tür PDR'ci ömeklemi... Türkiye'nin dört bir yanından arkadaşlarımızla tanışma ve buluşma fırsatı sunuyor bize. Teorik ve pratik bilgilerimizin artmasına ve hocalarımızla birebir diyalog kurmamıza aracı oluyor. Geziler yaparak eğlenmemizi sağlıyor. Yılda bir de olsa bir kongreye katılmamız, kendimizi yetiştirmemiz noktasında önemli bir işlev görüyor.

Not Ortalamasını Yüksek Tutarak

 

Özellikle lisansüstü eğitim yapmak isteyen veya akademisyen olmak isteyen arkadaşların ders notlarını yüksek tutması, kendileri için ileriye yönelik önemli bir avantaj olacaktır. Çünkü diploma aldıktan sonra yabancı dil halledilebilir.  ALES'ten yüksek bir puan alınabilir. Ancak not ortalamasının yükseltilme şansı yoktur. Diploma mezuniyet puanınız neyse, bir ömür öyle kalacaktır. Bu anlamda okul derslerini ve sınavlarını önemsemek gerekiyor.

Seçici Okumalar Yaparak, Yazarak ve Film İzleyerek

 

İşimiz gözlem, farkındalık ve duyarlılık gibi kavramlarla yakından ilişkili. ..

Bu konularda yetkinliğe ulaşabilmemiz için  bol bol oku­mamız ve okumakla yetinmeyip yazmamız gerekiyor. Abur cubur okumalar yapmamalı. Kitap ve okunacak metin konusunda seçici davranmalıyız. Önümüze gelen her şeyi zihnimiz kabul etmemeli... Günümüzün teknik imkanlarını da pas geçmemeli, kaliteli psikolojik film ve dizileri de izlemeliyiz. Örneğin bazı üniversitelerde ders olarak okutulan "İn Treatmenr dizisi, ilaçsız psikolojik destek konusunda önemli bilgiler sunmakta ...

Diğer yandan bilgi heybemiz devir daim yapan bir ırmak gibi olmalı ...

Gelen bilgiler işlenerek yazıya dökülmeli ve yenileri edinilmeli. .. Çünkü insan dura dura olgunlaşmaz. Otuz yıl okuyayım, kendimi yetiştireyim sonra ürün veririm düşüncesi gerçekçi değildir. Lisansüstü eğitim yapmak isteyen ve iyi bir psikolojik danışman olmak isteyen arkadaşlarımızın mutlaka kalemi şimdiden eline almaları gerekiyor. İdman yapmadan maça çıkılamayacağı gibi, okumadan, yazmadan ve kaliteli filmler izlemeden insanın kendini geliştirmesi mümkün değildir. Yazan arkadaşların yazılarını yayımlayacakları yer konusunda zorlanmamaları için de çıkıyor Dergi p.Dr.

-Aklımıza Gelenleri Kayıt Altına Alarak-

 

Mesleğimiz bir süre sonra hayat tarzımızı şekillendiriyor, insanlarla iletişim kurma biçimlerimizi be­lirliyor. Bizim işimizin mesaisi yok. 7/24 iş başındayız. İşimiz insan ve her an insanlarla bir­likteyiz. Yalnız olduğumuzu düşündüğümüz zaman bile aslında kendimizle baş başayız.

 

Bu anlamda hayata dair, insan psikolojisine dair aklımıza küçük küçük düşünce ve fikirler uçuşuyor zaman zaman ... Şu konuda şöyle yapılsa. Aaa bu durumun nedenini buldum  şeklinde cümleler doğuyor zih­nimizde ... İşte bu anları sakın ola atlamayalım, geçiştirmeyelim. Başımız yastıkta bile olsa, kalkıp fikri not alalım. Yoldaysak, bir dakika durup kayda geçirelim. Çünkü söz ve düşünce uçuyor. yazı kalıyor. İleride o minik notların ne kadar işe yaradığını göreceksiniz.

İyi Bir Sunum Yapmayı Öğrenerek 

 

Bir inşaatçının malzemeleri çimento, çe­kiç, çivi ise bir PDR'cinin birincil malzemeleri sözcükler, kelimeler ve cümleler ...  Söz ve keti­me ustası olmamız gerekiyor. Bunun yanı sıra beden dilimizi, duruşumuzu, jest ve mimik­lerimizi doğru ve etkili kullanmamız olmazsa olmaz bir zorunluluk ... Bir danışma esnasında karşımızdakine önemsenmediği hissi veren bir ters bakışımız bile her şeyi berbat edebilir. Bu nedenle davranışlarımızı ince ince ölçmeyi ve değerlendirmeyi öğrenmemiz gerekiyor.

 

Kendimizi veya anlatacağımız konuyu iyi sunmayı bilmemiz gerekiyor. Hayatımız boyunca velilere, öğrencilere ve danışanlarımıza sürekli sunumlar yapacağız.

Powerpoint eşliğinde olan sunumlarda kesinlikle kopyala ya­pıştır bir sunucu olmamalıyız ... Bu durum. muhataplarımızın bizi ciddiye almasını engeller, uzmanlığımız sorgulanır. Bazı PDR'ciler iki kelamı bir araya getiremediği ve bu uğurda çabalamadığı için, piyasadaki gelişim seminerlerini işletme mezunları veriyor. Ünlü kişisel gelişimcilere baktığımızda çoğunun alandan olmadığını görüyoruz. Üstelik bizler de ancak o seminerlere gidip kendimizi yetiştirebiliyoruz. Bu durumun değişmesi için. hocalanmızdan daha fazla insiyatif almalannı talep ediyor, sadece akademik çalışmalara kapanmamalannı rica ediyoruz.

 

Sonuç olarak şive farklılıklarımızı veya konuşma bozukluklarımızı (mümkünse) düzeltmemiz ve bol bol sunum alıştırmaları yaparak bu konuda "uzmanlık" kazanmamız gerekiyor.

"Ben Varım!" Diyerek ...

 

Özellikle mesleki bir çalışma varsa uff, başıma iş almayayım şimdi" diye düşünmemeli ve taşın altına elimizi hatta kalbimizi koymalıyız. Mesleğimizi fetişleştirmemeliyiz ancak gereken önemi vermeliyiz. Biz bir PDR'ci olarakv şahsi kimliğimizin yanı sıra tüzel kimliğe de sahibiz. Birimizin yaptığı bir şey hepimizi etkiliyor. Ortak paydamız ve ortak değerlerimiz var. O nedenle birbirimizden habersiz olamayız, birbirimize karşı sorumsuz olamayız. Meslek için başkaları çalışsın ben işime bakayım, öylece takılayım demek insaflı bir düşünce değildir. Bulunduğunuz ortamdaki çoğu kimse lay lay lom takılsa bile siz öyle olamazsınız. Siz ayrıcalıklısınız.

Yabancı Dili Hatta Dilleri Hallederek

Psikolojik Danışma ve Rehberlik. ülkemizde olduğu gibi yurt­dışında da hızla gelişen bir alan... özellikle Amerika ·counseling Psychology· nin başkenti. .. ·American Counseling Association· (Amerikan Psikolojik Danışmanlık Derneği) ise birçok Amerikalı ho­canın bir araya geldiği bilimsel bir platform olma özelliği taşıyor. Bu anlamda Amerika'daki ve diğer ül­kelerdeki alanımızla ilgili gelişmele­ri takip edebilmek için, İngilizce'yi ileri düzeyde bilmemiz gerekiyor. Bunun yanı sıra Fransızca veya Almanca gibi batı dillerine hakim olmak bilim irısanlan için önemli bir avantaj ...

Batı-Doğu arasındaki köp­rüde yaşayan bizlerin ihmal et­memesi gereken bir diğer nokta; Hintçe, Farsça Arapça gibi doğu dillerini de gündemimize almak. .. Mevlana, Er-Razi gibi psikolojiyle organik bağı olan doğulu ilim ve bilim adamlannı aslından okumak bizim için büyük bir ayncalık olacaktır. Hem Batı hem Doğu dillerine hakim olabilen geleceğin bilim insanlan. mesleki yetkinlik anlamında benzersiz bir konuma sahip olacaklardır.

"Sizi Rahatsız Etmeye Geldik ... "

 

p.Dr. dergisinin amaçlarından biri, alan mensuplarını rahatsız etmek ... Nasıl ve ne­den? Şöyle ki ...

Bazı arkadaşlar, nasılsa devlet cepte, çok nitelikli olmama gerek yok" şeklinde düşünerek PDR okumayı bir hobi, bir ek iş gibi görebiliyor­lar. Gayet rahat ve umarsız davranabiliyorlar mesleğimizle ilgili meselelerde. İşte biz, hatırlamak pek hoşumuza gitmese alan dışı atamalan bu nedenle hatırlatıyoruz. Bizdeki bu duyarsızlığın, işimizin sahipsiz gıbi görünmesine hatta sahipsiz kalmasına yol açtığını, bunun sonucunda da lojistik olarak güçlü kesimlerin sosyal baskı oluşturarak elimizdeki fırsatı aldığını belirtiyoruz. Bu satırları yazanlar ve dergi ekibi olan bizler, çeşitli kurumlarda görev yapmakta olan, lisansüstü eğitimine devam eden ve deyim yerindeyse "kendini kurtarmış" kişileriz. Amacımız sizlersiniz. Sizlerin bizim yaşadığımız mağduriyetleri yaşamaması... O nedenle yaptığımız vurgular, dürtmelerimiz, sesimizin yüksek perdeden çıkması, hafif sitemlerimiz; hepsi sizi ve mesleğimizi düşündüğümüz için ... Dileriz ki bu çalışma ve çabalarımız, sizlerin yanıt vermesi sayesinde sürekli devam eder, kesintiye uğramaz.

Bu haber toplam 44265 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Sıkça Sorulan Sorular