İnsanın İşi Öğrenmektir
HATİCE BEKREK
Gaziosmanpaşa Üniversitesi
PDR 3. Sınıf
İNSANIN İŞİ ÖĞRENMEKTİR!
"İnsanın işi öğrenmektir. Deve insandan daha güçlüdür; fil daha iri, aslan daha yiğittir. Sığır insandan daha çok yer, kuşların erkekliği daha fazladır. İnsanın işi ise öğrenmek öğrenmektir bu âlemde" demiş İdris Şah, tasavvuf metinlerinden aktarma yaparak…
İdris Şah, yazık ki bizde yeterince tanınmıyor oysa batılılara tasavvufu tanıtan ve sevdiren bir avuç doğulu yazardan biridir. Sufi’nin Yolu adlı kitabında tasavvufi metinlerden aktardığı bu sözü okuduğumda insanın nihai işinin düşünmek, fark etmek ve bilhassa öğrenmek olduğu bir kez daha çarptı aklımın duvarlarına. Bu kez daha bir etkili ama daha bir sarsıcı oldu bu gerçekle yüzleşmek. İnsanız, malikiz, akiliz; irademiz var. Düşünebilme, en önemlisi fark edebilme; bunun için de gerekli olan öğrenme yetimiz var şükür. Sahi bu potansiyelimizi kullanabiliyor muyuz, yaşam boyu öğrenme yolunda neler yapıyoruz? Mâlumumuz birer psikolojik danışmanız veya psikolojik danışman adayı; “İyi ki bu mesleği seçmişim”ler dolanır hep dilime bu bölüme okumaya başladığımdan beri. Lakin mesleğimizin gerektirdiklerinin farkında mıyım, farkında mıyız?
İnsan olmanın gereği elbet düşünmek zira bizim mesleğimizin de olmazsa olmazı; yeni ufuklar keşfetmek, deneyim sahibi olmak, düşünmek evvela sistemli düşünmek. Çünkü her şey düşüncede başlıyor ve danışanlarımızın düşüncelerine sirayet etmemiz için önce bizim doğru, sağlıklı düşünmemiz lazım. Adler’in ve Adler yaklaşımını benimseyenlerin de ifade ettiği gibi; Duygular düşüncelerle düzene sokulur ve davranışı yönlendiren yakıt yine düşüncelerdir. İlk önce düşünürüz, sonra hissederiz, daha sonra eyleme geçeriz.
Duygu ve düşüncelerin bir amaca hizmet etmesi ve bir hedefe yönelik olması öğrenmemizi sağlar. Atalarımızdan kalan meşhur bir söz vardır teskin edici olan “Tecrübe oldu” başka ifadeyle; “Öğrenmiş oldum”. Gelişmek, ilerlemek için düşünmeye, öğrenmeye ihtiyacımız var, insan olmanın gereği bu çünkü. Düşünmek, büyük nimet bunun için öğrenmek, okumak elzem.
Öğrenmeyi yük olarak gördüğümüz zamanların sayısı az değildir belki. En çok da okul sıralarında öğretmene “İyi de hocam bunu öğrenmek ne işimize yarayacak ki?” demiş olanların tasdiklerini hisseder gibiyim. Öğrenme aşkıyla yanıp tutuşanlar tarihe geçti lâkin. Yunus Emre öğrenme aşkıyla Tabdug Emre’nin kapısına vardı. Mevlana Şems-i Tebrizi’de öğretme aşkını gördüğü için onu miri, piri belledi. Mecnun Leyla’sından aşkın yüceliğini öğrendi ve bu bilgiyle vardı ilahi aşka, ebedi olana. Einstein öğrenme, bilme aşkıyla önüne çıkan bütün engelleri aştı, zira bilime en büyük katkıları o yaptı.
Dünya’da en çok bilinen ve bugün Avrupa Birliği marşı da olan en çarpıcı senfoniyi(9. Senfoni) Ludwig van Beethoven sağır olmasına rağmen merakın ve öğrenme aşkının verdiği motivasyonla besteledi. Ve tarih hep öğrenme aşkıyla yananları yazdı. Evet dostlar Mecnun-Leyla misali aşkı da öğrenmeliyiz bununla birlikte öğrenmek de aşktır. Çünkü öğrenmek deniz suyu içmek gibidir. İçtikçe susarsınız, susadıkça içersiniz.
Bizim üzerimize düşen; Öğrenmeyi yaşam boyu sürdürmek, yaşamımızdaki anlam arayışında olay, kişi ve düşüncelere farklı bakış açıları ile yaklaşmak, sevmek ve öğrenmek. Çünkü İnsanın işi öğrenmek, öğrenmektir bu âlemde ve de muhabbet. Belki de mutluluğun sırrını da çözmüş oluruz böylece ne dersiniz? :)
dergipdr.com
facebook.com/dergipdr
twitter.com/dergipdr
Bu haber toplam 3947 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.