KARŞI GELME BOZUKLUĞU
KGB'li çocuklar, genellikle narsisttir.
KARŞI GELME BOZUKLUĞU (KGB)
DAVRANIŞSAL BİR BOZUKLUK
Karşı gelme bozukluğu, genellikle çocuklarda ve ergenlerde görülen bir davranış bozukluğudur. Karşı gelme bozukluğu, yıkıcı davranış bozukluklarının en bilinen üç tanesinden biridir. Diğerleri ise DEHB (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu) ve davranım bozukluğudur. KGB’nin yaygınlık oranı yüzde 2 ile yüzde 16 arasında değişiklik göstermektedir (Amerikan Psikiyatri Derneği, 2000). Bu oranın nedeni KGB’nin ortaya çıkan nedenlerinin normal davranışlardan ayırt edilmesinin güçlüğüdür. KGB genel olarak 8 yaş altı çocuklarda tanımlanmaktadır. Ayrıca erkek çocuklarda kız çocuklara nazaran iki kat daha fazla görülmektedir.
KGB birçok tanımdan da anlaşılacağı üzere çocuğun gelişim dönemine uygun olmayan davranışlarla seyreden, aşırı olumsuz davranışlar ve özellikle otoriteye karşı itaatsiz olma, düşmanca tavır sergilemelerin görüldüğü bir davranış bozukluğudur.
KGB özellikleri taşıyan bir öğrencide genellikle:
- Sıkça sinirlenme,
- Sıkça yetişkinlerle tartışma,
- Otorite figürlerinin (yetişkinlerin) kurallarına uymama ya da onların isteklerini yerine getirmeyi reddetme,
- Kasıtlı olarak karşısındakini kızdırmaya yönelik davranışlar gösterme,
- Kendi hataları için başkalarını suçlama,
- Başkalarınca kolay sinirlendirilme,
- Çoğunlukla sinirli ve gücenmiş olma,
- Kindar ve intikam peşinde olan hareketlerde bulunma görülür(Amerikan Psikiyatri Derneği, 2000, s.102).
KGB ile ilişkili belirgin davranışlar; ani huysuzluk patlamaları, devamlı inatçılık, yönergelere karşı direnme, uzlaşmaya karşı sürekli bir isteksizlik, pes etme ya da yaşıtlarıyla veya yetişkinlerle münakaşa etme, kasti ya da ısrarlı bir şekilde sınırları zorlama ve sözel (ve hafif fiziksel) saldırganlığı içerir. Bu davranışlar hemen hemen çoğunlukla evde ve çocuğun yakından tanıdığı bireylere karşı gerçekleşir ve genellikle düşük benlik saygısı, duygu durum değişikliği, hayal kırıklığına uğrama düzeyinin düşüklüğü ve küfür ile eş zamanlı olarak meydana gelir (Greene, 2006, s.285).
KGB’ye daha açık bir tanımlama getirebilmek için KGB’nin hiperaktiviteden ve davranım bozukluğundan olan farkları belirlenebilir. Bu bozuklukların belirtilerinin bazıları birbiriyle karıştırılabilir. Bu belirtilerin arasındaki asıl fark davranışın gerçekleşme amacında yatar. Örneğin hiperaktiviteli çocuklarda bazı davranışlar acelecilikten kaynaklanır yani herhangi bir kasıt yoktur. Oysa KGB’li çocuklarda ise bu davranışlar çoğunlukla kasıtlıdır.
KGB’li çocukların okuldaki durumlarına bakacak olursak; öğretmenler için karşı gelme bozukluğu olan öğrencilerle çalışmak oldukça yorucu ve yıpratıcı olabilmektedir. Bu öğrenciler eğitim verilmesi en zor olan öğrenciler arasında gösterilir. Bu öğrencilerin akademik başarı düzeyleri üzerine yapılan araştırmalar, bu öğrencilerin genellikle okulda düşük performans sergiledikleri ve bu tür problemleri olmayan öğrencilere göre okulu terk etme oranlarının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu çocuklar genellikle narsistirler, onlarla ilgilenmek tatsızdır. Genellikle sınıf içerisinde karşı gelme davranışı gösterirler. Çünkü evde birikmiş olan gerilimlerini boşaltmak için kendilerini güvende hissederler (Austin ve Sciarra, 2015).
KARŞI GELME BOZUKLUĞUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ
KGB tanısı yapılırken uzmanlar farklı kaynaklardan yararlanmanın önemine dikkat çekmektedirler. Tanıyı yaparken tanılayıcı görüşmeler, ölçekler ve okuldan elde edilen bilgilerden, değerlendirme sonuçlarından yararlanılabilir. Bu veriler toplanırken farklı ortamlarda, farklı insanları ve olayları içerecek şekilde çok yönlü hareket edilmelidir. Eğer karşı gelme davranışı çocuğun davranışı ve ebeveynin buna tepkisi arasındaki zayıflıktan kaynaklanıyorsa değerlendirmede çocuk, ebeveyn ve ortamla ilgili bilgiler de dikkate alınmalıdır (Greene, 2006). KGB tanılaması yapılırken çocuğun sergilemiş olduğu davranışı nitelemeye yönelik “Davranışın görüldüğü ortamda çocuk dışında kimler vardı?”, “Ortamdaki bu davranışı tetikleyen faktörler nelerdi?”, “Çocuk bu davranışı sergilediğinde ne yapıyordu?” bu gibi çeşitli sorular sorulabilir.
KGB’nin değerlendirmesini tamamlamak için çocuğun gelişimi, okul ve tedavi geçmişiyle ilgili bilgiler toplanmalıdır. Gelişimsel bilgiler erken mizaç (early temperament), bağlanma geçmişi (attachment history), aile geçmişi (family history), travma geçmişi (trauma history) gibi bilgilerin üzerinde durulmalıdır (Austin ve Sciarra, 2015).
KGB tanısı konulmuş çocuklar yukarıda da bahsi geçtiği üzere sürekli olarak karşı gelme eğilimindedirler. Aynı zamanda bu çocuklar öğrenme güçlüğü de yaşıyor olabilir ve yine duygusal problemlerle de baş etmek zorunda kalabilirler. Ancak bu çocukları kayıp vakalar olarak da tanımlayamayız. Çocuğun göstermiş olduğu davranışın nedenlerini saptamak, uygun bir müdahale şekli hazırlanmasına yardımcı olur. Bu çocuklarla geliştirilebilecek olumlu bir ilişki bu davranış bozukluğunun giderilmesinde büyük bir rol oynar. Bunun akabinde çocuğun iyi davranışlarına verilecek olumlu pekiştireçlerde davranışların değiştirilmesindeki kilit nokta olabilmektedir.
Bu nedenle her çocuk özeldir ve ne olursa olsun en nihayetinde çocuktur. Her şey bizim elimizde, dikkatinizden kaçmasın..
KAYNAKÇA
* American Psychiatric Association, 2000. Diagnostic and statistical manual of mental disorders (test rev.), Washington, DC: Author.
* Austin, V. L., Sciarra, D. T., 2015. Childeren and Adolescents with Emotional and Behavioral Disorders. Nobel Akademik Yayıncılık, Ankara. Çeviri Editörü: Dr. Mustafa Özekes.
* Greene, R. W. , 2006. Oppositional defiant disorder. In R. T. American (Ed.), Comprehensive handbook of personality and psychopathology: Vol. 3. (pp. 285-298). Hoboken, NJ: John Wiley & Sons, Inc.
Eda Nur ŞAHNE
Bu haber toplam 17639 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.