Ne Oluyor Bize?

Ne Oluyor Bize?

Merhaba kıymetli arkadaşlar, sevgili okurlarımız;

Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik (PDR) alanındaki ilk ve tek ulusal yayın organı sıfatıyla yayın yapan Dergi p.Dr. olarak, çeşitli durumlardan ötürü doğan gereklilik üzerine bir açıklama yapmak istiyoruz.

Bizler; yani yazarlarıyla, yazı işleri görevlileriyle, okurlarıyla Dergi p.Dr. ekibinin tümü, PDR alanı için çalışan bir mesleki birlikteliğiz, grubuz, yayın organıyız, sivil toplum örgütüyüz.

PDR Alanının Yararına Çalışmak İçin Bir Aradayız

Dergimiz de bu çerçevede çıkıyor ve yayın hayatına devam ediyor. Dikkat ettiğiniz üzere, herhangi bir siyasi amacımız, siyasi taraftarlığımız yok ve bunun üzerinden bir dil inşa etmiyoruz. Dergimizde herhangi bir grubu, ırkı, politik görüşü yeren, irrite eden metne yer vermiyoruz, vermeyiz. Özellikle son 4 sayıdır bu konuda daha hassasız. Çünkü temsilci ve okur portföyümüz çok genişledi. Bu nedenle mesleki birliktelik için herkesi kapsayan bir söylem geliştirmemiz gerekiyor. Diğer yandan yazarımızın hayata bakışına, toplum görüşüne takılmadan herkesi kucaklamaya çalıştık, çalışıyoruz. Yazar arkadaşımız Nazım Hikmet'ten, Can Dündar'dan alıntı yaptığında da yayınladık, Necip Fazıl'dan, İbrahim Tenekeci'den de...

Diğer yandan, dergi temsilcileri olarak, her birimiz ayrı bir politik ve siyasi görüşe sahibiz. Bu durum gayet normal hatta güzel bir şey.

Ülkemiz Vatandaşları Arasında Gittikçe Keskinleşen Bir Duygusal Zıtlaşma ve Kutuplaşma Var

Ülkemizde ne yazık ki gittikçe keskinleşen bir kutuplaşma var. Medyanın ve siyasetçilerin de tetiklemesiyle, mecliste CHP'li-AKP'li, BDP'li-MHP'li milletvekilleri el sıkışabilirken, sokaktaki biz sıradan vatandaşlar neredeyse kavga etme aşamasına geldik. Karşıt görüşteki arkadaşımızın, elimizden gelse ümüğünü sıkmak istiyoruz içten içe, ne yazık ki...

Bu durum çok tehlikeli. Cidden acayip derecede, inanılmaz düzeyde vahim bir olay. İnsana saygıyı, PDR ilkelerini, hoşgörüyü falan bir kenara bırakalım; ülkemizin birliği, bütünlüğü, huzuru için resmen dinamit hüviyetinde gelişmeler bunlar.

Mesele çok karmaşık... Ne yandan tutarsan tut, hangi açıdan ele almaya çalışırsan çalış, mevzu insanın elinde kalıyor.

Benimse şu anki satırları kaleme almamın nedeni, biraz da spesifik bir amaç taşıyor. O da şu:

Dergi p.Dr. olarak, sosyal medya sayfalarında bir aradayız, hatta birbirimizin profillerinde arkadaş olarak ekliyiz. En azından bu sayfada ortak bir çatı altındayız. Birbirimizin politik duruşunu görüyoruz, biliyoruz, en azından az çok tahmin ediyoruz. Bu da güzel bir şey. Farklı düşüncedeki arkadaşımızla selamlaşabiliyor, birlikte mesleki bir çalışmada omuz omuza verebiliyor, yan yana durabiliyoruz. Kesinlikle süper bir davranış bu. Çünkü kimliğimizi, kişiliğimizi, omurgamızı dik tutabiliyoruz. İkiyüzlü davranmıyoruz. Tırsak, pısırık, suskun da değiliz. Hepsi güzel hatta çok güzel şeyler. Üstelik de birbirine zıt görüşler, fikirler paylaşan kişilerin (bizlerin) "arkadaş" olarak yıllardır iletişimlerini devam ettirmeleri de ayrıca hoş. Birbirimizi anlamak, tanımak adına önemli bir fırsat.

Dil, Karşımızdakini En Derinden Yaralayan Bir Silahtır

Ancak karşıtı olduğumuz görüşlere dair kendi sayfamızda ve profilimizde metin, resim, beyit paylaşırken kullandığımız ötekileştirici, kırıcı, yürek yaralayıcı hatta küfür etmeye kadar varan ifadeler; en hafif ifadeyle bize hiç yakışmıyor. Hem sık sık işimiz insan diyoruz. Hem de karşımızdaki kişilere küfür ediyoruz.

Her gün bu manzarayı gördükçe üzülüyorum. Üzülüyoruz. Eminim benim yaşadığım bu duyguyu birçok arkadaşım da yaşıyordur. Biraz da onların duygularına tercüman olmak amacıyla bu metni kaleme aldım.

Her şey bir yana, bu dışlayıcı, küfürbaz, terbiye dışı üslup ve düşünce yapısı bizi çok tehlikeli bir uçuruma doğru sürüklüyor.

İnsanlar İkiye Ayrılır; Kalp'li Olanlar ve Kalp'siz Olanlar... Diğer Ayrımlar Sunîdir!*

Hangi görüşten olursak olalım, Van depreminde ölenlere, çatışmalarda şehit olan askerlerimize, iyi niyetle çevresel duyarlılıkla parka inip polisin ağır müdahalesine ve kurşunlarına maruz kalanlara, belli bir siyasi görüşe tepki gösterme yöntemi olarak eline geçirdikleri-yakaladıkları çocuklu ve başörtülü kadınları yerlerde sürüklemeyi seçenlere, Halep yakınlarındaki Rojava'da devam etmekte olan katliama, Suriye'de kimyasal silah altında içi kavrularak ölen bebeklere, Mısır'da binlerce Çakal Carlos'un keskin nişanlarına hedef olan 17 yaşındaki genç kızlara "oh olsun" diyebilmek, kalbimizin terazisinin bozulduğunu gösteriyor. İçimizdeki vicdanın can çekiştiğini ifade ediyor.

Benim gibi düşünmeyen olabilir aramızda, olacaktır da.

Farklı görüşlere sahip olmak, bizim zenginliğimiz aslında. Biz de pragmatik davranıp, suya sabuna dokunmadan süreci geçiştirebilirdim. Ama öyle olsun istemiyorum.

Ortak Paydamızı Bulmalıyız

Biz bir siyasi partinin gençlik kollarında çalışmıyoruz şu anda ve bu ortamda. PDR için çalışıyoruz. Tabiki politik görüşlerimizin aynı olması gerekmiyor. Hatta gelişebilmemiz, birbirimize katkı sağlayabilmemiz, farklı perspektiflerden meselelere bakabilmemiz için farklı düşünmemiz iyi bir şans. Ancak birbirimize saygılı olmalıyız, iyi davranmalıyız. Hem bu ortam içinde hem de sosyal medyada ve genel olarak hayatta...

Karşı olduğumuz görüşteki birinin veya sınıfta hocamızın yüzüne de, duvarımıza yazdığımız o küfürleri söyleyebilir miyiz?

Özet olarak kıymetli arkadaşlarım, bizim farklı düşünüyor olmamız, yaptığımız dergi çalışması için veya PDR alanıyla ilgili diğer faaliyetler için ayrıştırıcı, bizi birbirimizden soğutucu bir özellik değildir. Öyle olmamalıdır.

Editörün ve Yazı İşleri Görevlilerinin Beyanatı: "Dergi p.Dr. Bizim Olduğu Kadar Sizindir, Hepimizindir..."

Biz ekip olarak; hem dergiye, hem de diğer çalışmalara kendi kişisel görüşümüzü, sosyal duruşumuzu ve politik yaklaşımımızı hakim kılmadık, kılmayacağız. Diğer yandan da omurgasız davranmadık. Bu iki noktayı başarılı bir şekilde ayırt etmeye çalıştık. Umarız ki amacımıza ulaşmışızdır.

Hiçbir zaman unutmayalım ki bu dergi, bu hayat, bu dünya ve bu ülke hepimizin. Ve tüm bunlardan yalnızca bir tane var.

Dergi için solcu sağcı, muhafazakar sosyalist, Türk Kürt Boşnak Laz, birçok arkadaşımın ne kadar yoğun çaba harcadığını yakından biliyorum. Biz çok şükür ki, aramızda bu kozmopolitliği oluşturduk ve barış içinde iletişimimizi sürdürmeyi başardık. Böyle de olması gerekiyordu. Bizim amacımız birbirimizi siyasi olarak etkilemek veya dönüştürmek değil. Herkesin düşüncesi kendine, bizim zeminimiz PDR mesleği...

Biz Aynı Zamanda Dünya Vatandaşıyız, Evrensel Değerlere Sahip Olmalıyız

"Evrensel değerler" dediğimiz insanlık ortak paydasında buluşursak, geri kalan şahsi yaşam alanımız istediği kadar farklı olsun, hiç sorun değil.

Söylediklerimiz arkadaşlarımıza bir tavsiye veya öğüt değildir, öyleymiş gibi algılanmasın lütfen. Nasihat verecek kadar yaşlı değiliz :)

Ancak ülkemizin güzide vatandaşları arasında çok keskin duvarlar örüldüğünü hissetmek, her geçen gün bu duvarların uydudan dahi görülebilecek boyutlara eriştiğini gözlemlemek içimizi acıtıyor. Tüm çabamız da bu saydam çitleri, barikatları aşmamız için...

Farklı düşünen arkadaşlarımızı da anlayışla karşılıyoruz.

Konuyla ilgili görüşlerimizi yorum olarak da burada paylaşabiliriz.

Sevgiyle...

 

Dergi p.Dr. Yazı İşleri Adına

Editör Abdullah YALNIZ 

www.facebook.com/dergipdr

Bu haber toplam 2474 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum