Futbolda Taraftar Olmak

Takımına karasevda şeklindeki bir patolojik sevgiyle bağlanan taraftarlar, diğer takımları takım olmanın ötesinde düşman olarak görmeye başlıyor ve aralarındaki her maç, adeta bir savaşa dönüşüyor.

FUTBOLDA TARAFTAR OLMAK

Taraftar, takımının on iki numaralı oyuncusudur. Futbol, taraftarıyla anlam bulan bir spordur. Bir takıma gönül vermek, renkleriyle bütünleşmek, tezahürat yapmak... Hepsi bu sürecin bir parçasıdır.

Kimimiz renklerini sevdik; kimimiz abimizden, babamızdan miras aldık bu sevgiyi. Rekabeti yaşamak, sevinci, bazen de hüznü hissetmek…  Fair-play ruhuyla, renklere âşık olmak. Bir takımla coşmak, bir golle havaya uçmak, bir golle üzülmek… Takımınız (siz istemedikçe) sizi asla terk etmeyecek bir yakınınız gibidir. Özü sevgi, coşku ve birlikteliktir taraftarlığın…

NEDEN BİR TAKIMA GÖNÜL VERİYORUZ?

Elbette böyle bir bağlılık bazılarına anlamsız gelebilir. Peki, neden bu kadar taraftar var? Neden bir takıma bağlanma ihtiyacı duyuyoruz?

Cevabı (genellikle erkeklerle yapılmış araştırmalarla) ortaya konulmaya çalışılmıştır:

“Sosyalleşme, iletişim kurma isteği, öz saygıyı güçlendirme, ait olma duygusu, kendini ödüllendirme, günlük stres ve sorumluluklardan uzaklaşma, sıradanlığı kırma, birlik ve beraberlik bağlarını güçlendirme, rahatlama, kafa dağıtma, özdeşleşme, sosyal kimlik edinme” şeklindeki başlıklarla ifade edilmiştir.

Özdeşleşme, takımın başarısıyla doruğa ulaşabiliyor. Maçtan sonra “biz başardık” diyen insanlara rastlıyoruz. Birey, hayatında yaşadığı başarısızlıklar sebebiyle de bir takımla veya bir insanla özdeşleşmeye ihtiyaç duyabilmektedir.

TARAFTARLIKLA HOLİGANLIK FARKLI ŞEYLER

Aynı zamanda futbolla birlikte, bireydeki engellenme sonucu ortaya çıkabilen saldırganlık duygusu, kısmen daha sağlıklı bir şekilde aktarılıyor (Agresyon). Birey, takımını harekete geçirebilmek adına bağırıyor, marşlar söylüyor. 

Ancak bu durum son zamanlarda, Türkiye’de ne yazık ki sağlıksız bir hâl aldı. Bu da taraftarlığa gölge düşürüyor ve taraftarlık holiganlığa dönüşüyor. Takımını sevdiğini sanan bazı taraftarlar(!) takımlarına en büyük zararı verdiklerinin farkında olmayabiliyor. Takımına karasevda şeklindeki bir patolojik sevgiyle bağlanan taraftarlar, diğer takımları takım olmanın ötesinde düşman olarak görmeye başlıyor ve aralarındaki her maç, adeta bir savaşa dönüşüyor. Sonucunda hakemlere, statlara, rakip taraftara, futbolculara, yöneticilere ölümüne saldıran kişilerin görüntüleri ortaya çıkıyor. Zarar gören ise takımlar ve gerçek, ölçülü taraftarlar oluyor.  Seyircisiz oynama ve yüksek miktarda para ödenmesi gibi cezaları takımlar çekiyor. Holigan ve taraftar arasındaki farkı ayırt edebilen futbol sevdalılarından olmak dileğiyle…

BEŞİRE MANSIZ - Mersin Üniversitesi

Bu yazı telif hakları gereği kopyalanamaz, başka bir ortamda yayınlanamaz. Kaynak gösterilerek yazının (tamamı olmamak şartıyla) bir bölümü alıntılanabilir. Aksi durumda Dergi p.Dr. yönetimi yasal hakkını kullanma yetkisini saklı tutar. 

Dergi p.Dr.’nin tükenmek üzere olan eski sayılarına ulaşmak için dergipdr@gmail.com’dan veya site üzerinden bize ulaşabilirsiniz.

facebook.com/dergipdr

@dergipdr

instagram.com/dergipdr

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Köşe Yazarları Haberleri