YEDİĞİMİZ BESİNLERİN PSİKOLOJİMİZE ETKİSİ

YEDİĞİMİZ BESİNLERİN PSİKOLOJİMİZE ETKİSİ

Yiyecekler ile ruh sağlığımız arasında yakın ilişki olabilmektedir.

YEDİĞİMİZ BESİNLERİN PSİKOLOJİMİZE ETKİSİ

YEDİĞİMİZ BESİNLER PSİKOLOJİMİZİ VE DAVRANIŞLARIMIZI NASIL ETKİLİYOR?

Bilindiği gibi günümüzde mevcut gıdaların tüketimi daha çok hazır gıdalar üzerinden yapılmaktadır. Bilhassa bu durum bizim mutfağımıza, tarzımıza dahi yansımaktadır. 1900’lerden sonra Sanayi devriminin hızlanıp sosyal kültürel, ekonomik v.s her alanda kendini göstermesi haliyle ülkemizi de etkilemiştir. Ülkemiz Sanayi Devrimi’nden önce daha çok tarıma dayalı ürünleri ihraç ederken şimdi ise daha çok sanayi üzerine imal etme ve ihraç üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu durum ülkemizin politikasını da haliyle etkilemiştir.

Eskiden sofralarda direkt olarak tarladan gelen Kazansana saf olarak yer alırken Sanayi Devrimi’nden ve fabrikanın aktifleşmesinden sonra işlenerek ve ambalajlanarak sofralara gelmektedir. Yani tarım, sanayi devrimiyle bir sermaye aracı haline gelmiştir. İşte bu noktada ortaya şöyle bir sorun çıkıyor. Soframıza gelen ürünler ne kadar sağlıklı?

Fabrikadan çıkan ürünler sofralara gelirken ambalajlama çalışmaları yapılıyor haliyle bu bir sorunu ve gerekliliği de beraberinde getiriyor; ürünün korunması ve raf ömrü. Bu noktadan sonra bizim teyakkuzda olmamız lazım çünkü piyasa rekabete dayalı bir sistem. Bu rekabet de birçok sahtekârlığa yol açabiliyor. Ve bu durumda bizim psikolojimize ve davranışlarımıza zararlı etkide bulunabilecek maddelerin varlığı bizim kafamızda soru işaretleri bırakıyor.

HANGİ MADDELER BİZE NE KADAR ZARAR VEREBİLİR?

Yağlı yiyecek Alzheimer riskini arttırır.       

Alzheimer veya diğer adıyla bunama, hafıza, muhakeme, öğrenme, mantıklı düşünme, yön bulma ve iletişim gibi birçok yetenekte bozulma meydana gelmesiyle ortaya çıkar. Alzheimer tipi tüm bunamaların yüzde 70’ini oluşturuyor. 65 yaş üzerindeki kadınlar için hayat boyunca Alzheimer olma riski yüzde 19, erkekler için 10’dur. Alzheimer’in önümüzdeki 40 yıl içinde dört kat artması bekleniyor.
Alzheimer hastalarında genellikle önemli davranış ve zihin değişiklikleri görülür, sonunda da kendilerine bakma yeteneğini kaybederler. Bu durum yıllar içinde sinsice ilerleyerek belirir.
Tam tahıl ve tam ekmek gibi lifli, kompleks karbonhidratlar, meyve ve sebzeler Alzheimer’e karşı koruma sağlar. Aşırı yağ tüketimi (özellikle hayvansal yağlar) Alzheimer riskini artırır. Kuruyemiş, zeytinyağı ve özellikle balıkta bulunan Omega 3’ün Alzheimer’a karşı korunmada faydası büyüktür.

Beyaz ekmek stresi arttırır.

Panik bozukluğu ve stres de çağımızın çok görülen rahatsızlıklarındandır. Panik bozuklukta, kendiliğinden ve beklenmedik şekilde oluşan yoğun endişe ve korku atağı vardır. Kalp çarpıntısı, sersemlik hissi, solunum güçlüğü, karın bölgesinde rahatsızlık, göğüste ağrı, irade kontrolünü kaybetme ve delirme korkusu panik bozukluğun belirtilerindendir.
Panik bozukluğu ve strese karşı dayanıklılığı arttırmak için yağ oranı düşük diyetler uygulanmalıdır. Tahıl, meyve, sebzede bolca bulunan tiamin ve selenyum eksikliği strese yakalanma riskini yükseltir. Panik bozukluğa hassasiyeti olan kişilerde fazla kafein alınması endişe halini artırabilir. Yine beyaz ekmek gibi işlenmiş karbonhidratlar ve şekerli abur cuburlar kan şekeri seviyesinde dalgalanmalara yol açtığından belirtileri şiddetlendirebilir.

Cips ve kola hiperaktiviteyi tetikler.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite de (DEHB) çok sık rastladığımız psikolojik hastalıklardandır. Dikkat eksikliğinde, aşırı hareket ile sosyal, akademik ve mesleki işleyişin bozulması söz konusudur. Daha çok çocuklarda görülse bile giderek yetişkinlerde de ortaya çıkmaktadır. 
Genellikle organize olamama, düşük ders notları, verimsizlik, ruh halinde dalgalanmalar, zihinsel zorlanma, öfke patlamaları, dengesiz uyku düzeni, sabırsızlık ve sürekli başkalarını rahatsız etme gibi kişinin insani ilişkilerini bozan, özgüveni azaltan belirtiler mevcuttur.
Hiperaktivitenin en büyük nedenlerinden biri çocukların hareket azlığı ve enerjilerini boşaltmamalarıdır. Geçmişte kırsal alanlarda serbestçe koşarak, oynayarak büyüyen çocuklar şimdi apartman dairesinin bir odasına sıkışmış durumdalar. Yine televizyon ve bilgisayar da çocuğu hareketsiz kılmaktadır

.
Günümüz çocuklarının beyaz ekmek, cips, kızarmış patates, kola, gazoz, meyve suyu, şekerlemeler gibi boş enerji veren gıdaları alıp harcayamamaları dikkatlerini azaltmaktadır.  Yine gıdaları işlemekte kullanılan boyalar ve katkı maddeleri de çocuk beynini etkiler. Doğal, yeşil ve havası temiz ortamlar yerine beton yığınları ve kirli havada olmak da hiperaktiviteye zararlıdır.
5 ve 11 yaş arası çocuklar içinde en az TV seyredenlerin ileride üniversite mezunu olma ihtimallerinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Odasında TV bulunan çocuklar yetenek testlerinde daha düşük puan almaktadırlar. TV, çocuğa eğitim açısından bir şey vermediği gibi beyne yararı olmayan besinleri tüketmeye teşvik eder.


Hiperaktivite ve dikkat eksikliğini önlemek için düzenli kahvaltı yapmak, düzenli ve yeterli uyku faydalıdır. Her sabah besleyici bir şekilde yapılan kahvaltı, hafızayı güçlendirir, akademik performansı, sınav notlarını ve okul başarısını artırır.

KÜBRANUR YEKSEK

 

Bu haber toplam 4402 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.