RÖPORTAJ: PDR BÖLÜMÜNÜN SEVİLEN İSMİ MİLLETVEKİLİMİZ DENİZ KOLALI DEPBOYLU İLE
Röportaj: PDR bölümünün sevilen ismi, gururumuz ve milletvekilimiz Sn. Deniz KOLALI DEPBOYLU ile…
REHBERLİK KURSLARINI VE YENİ YÖNETMELİK TASLAĞINI DURDURDUK
ÖNCE RUH SAĞLIĞI YASASI ÇIKACAK SONRA MESLEK ODASI KURULACAK
Röportaj: PDR bölümünün sevilen ismi, gururumuz ve milletvekilimiz Sn. Deniz KOLALI DEPBOYLU ile…
Ruh Sağlığı Yasası Olmayan 4-5 Ülkeden Biriyiz
Sayın vekilim değerli hocam; öncelikle TBMM’de psikolojik danışman olarak bulunmanızın, PDR newbahis bölümü mensupları olarak bizi çok mutlu ettiğini ve onure olduğumuzu ifade etmek isterim.
1.Sizi mesleki kimliğinizle çok yakından tanıyoruz. Bunun yanı sıra kendinizi tanıtır mısınız? Örneğin çok yoğun çalıştığınızı biliyoruz ve kendinize vakit ayırma fırsatı buldukça neler yapıyorsunuz? İlgi alanlarınız neler? Gerçekleştirmek istediğiniz ve üzerinde çalıştığınız projeler neler? Nihai olarak ülkemize bırakmak istediğiniz miras nedir?
O onur bana ait. Hem böyle bir mesleğin mensubu olmak hem de mecliste temsil hakkını kazanmak çok güzel.
Zamanım o kadar zor ve yoğun çalışmalarla doluyor ki… Öncelikle iki çocuk annesiyim ve fırsat buldukça onlara zaman ayırmak, onlarla bir şeyler yapmak benim için çok değerli. Kızım ve oğlumla yemek yemek, sohbet etmek, sinemaya gitmek, evde oturup bir şeyler izlemek en büyük zevklerimden biri. Spor yapmayı çok seviyorum. Spor yapmak, öğrencilikten kalan bir alışkanlık. Okul yıllarımda basketbol oynamıştım, bunun yanı sıra atletizmle uğraştım. Şu an bunlarla ilgilenemiyorum, fırsat buldukça spor salonuna gidiyorum, açık havada yürüyüş yapıyorum. Bunlar benim için büyük mutluluk oluyor. İlgi alanlarımın içinde en önemli yere sahip olan: “OKUMAK”. Kitap okumayı çok seviyorum, alışveriş merkezlerine ya da başka bir yere gittiğimizde girdiğim ilk yer kitapçılar oluyor. Kitap okuduğum an benim için çok güzel bir an. Yine takip ettiğim dergiler ve süreli yayınlar var, onları okuyorum. Başka şeylere de ilgi duyuyordum; ama artık zamanım kalmadı. Müzik dinlemeyi seviyorum, her fırsatta bu şansımı kullanıyorum. Bir şeyler okurken müzik dinlemekten büyük keyif alıyorum.
Şu anda verilmiş kanun tekliflerim, araştırma önergelerim var. İç tüzük değişikliğinden sonra muhalefet partilerinin eşit oranda kanun teklifini gündeme getirme şansı yükseldi. Her parti eşit oranda eşit dağılımla kanun tekliflerini getirecek. Ben kanun teklifi vermede 3. sıradaydım, verilmiş olan bir dilekçem vardı. 1. sırada grup başkan vekilimiz Erkan Akçay’dı. Kendisi büyük bir nezaket gösterdi, grup başkan vekilliği de böyle bir şey herhâlde… 11Ekim Dünya Kız Çocukları Günü. 10 Ekim’de mecliste Daimi Çocuk Hakları Komisyonu kurulmasına dair kanun teklifim gündeme gelecek. Bu komisyonun daimi olarak kurulması benim hayallerimden biri. Çocuklarımızla ilgili sürekli bir komisyonun olması inşallah kabul olur.
Yine “Ruh Sağlığı Yasası” benim için çok önemli. Batı’nın çoğunda, Kuzey Kıbrıs’ta yasa var; 4-5 ülkede yok ve maalesef biz bunlardan biriyiz. Şu anda yasa çalışmalarını tamamlamak üzereyiz. Bir yıla yakın bir zamandır her ay toplanıp çalışıyoruz. Çok değerli bir çalışma oldu, çünkü işbirliğiyle uzlaşmayla yapıldı. Çalışmaya hasta haklarını koruyan derneğin savunucuları da olmak üzere bütün dernekler katıldı. Çok kıymetli bir çalışma, üzerine titriyoruz. Yasayı da vatanımıza-milletimize kazandırabilirsek çok güzel olacak.
Ben çok şanslı bir milletvekiliyim. Verdiğim araştırma önergelerinden 2 tanesi direkt kabul oldu. Bunlardan biri çocuk istismarlarıydı, diğeri aile bütünlüğünün korunması-boşanma sebepleriydi. Aladağ yurt yangını ile ilgili grup önergemiz de dahil olmak üzere 3 komisyonda da ben görev aldım. Her milletvekiline nasip olmayacak bir şey… Bu nedenle en azından çocuklarımız-ailelerimiz için ortaya bir ürün koymak bana nasip oldu.
Başta Türk PDR Derneği ve değerli hocalarımızın hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Milletvekili olduğum dönemde Ruh Sağlığı Yasasını çıkarmaya vesile olmak çok büyük bir hedefi başarmış olmaktır. Sonrasında meslek yasası var tabi…
2) Psikolojik Yardım hizmetleri konusunda ülkemizdeki en acil problem durumu sizce nedir? Ve bu sorun nasıl çözülür?
Çözülmesi gereken en acil durum ruh sağlığı yasasının olmamasıdır. Alanlar arasındaki sınırların kaybolmasına, alan ihlaline ve daha kötüsü ruh sağlığı ile ilgisi olmayan insanların bu alanları işgal etmesine, yanlış tedavilerle yanlış uygulamalarla vatandaşlarımıza zarar veriyor olması; bu çözülmesi gereken acil bir problemdir. Bu sorunun çözülmesi gerektiğini düşünüyorum, bu nedenle işbirliği yapıyoruz. Güzel bir adım attık, inşallah tamamlayacağız. Bunun dışında PDR/Psikoloji/Psikiyatri öğrencilerimizin alanlarıyla ilgili çok iyi yetiştirilmesi gerekiyor. Öğrenci ve mezunlarımızın da bilgi sahibi olması, alanlarına sahip çıkması gerekiyor. Bilimselliğe-bilgiye dayalı metotlarla eğitim alıp hizmet vermeleri gerekiyor.
Ruh Sağlığı Yasası Hazırladık Ancak Son Düzenlemeleri Yapıyoruz
3.Türk PDR Derneğimizle birlikte öncülüğünü yaptığınız “Ruh Sağlığı Yasası Toplantıları” devam ediyor. En kapsamlı ve net bilgiyi sizden öğrenmek adına; “Ruh Sağlığı Yasası” toplantıları ve taslağı şu anda ne aşamada?
Çalışmalarımızı aslında tamamladık; ama şöyle: Yasayı hazırladık; ancak bazı yerlerde geri dönmemiz gerekti. Mesela tanımlarda, hasta haklarında, uygulamalarda tekrar düzenleme yaptık. Bütün bu çalışmaları yaparken gözden kaçırdığımız şeyler olduğunu fark ettik, birbiriyle çelişen maddeler olduğunu fark ettik. 1yıla yakındır hazırlamaya çalıştığımız bu yasa üzerinde yoğun çalıştık, şu an bu kusurları giderme üzerinde çalışıyoruz. 13 Ekim(2017)’de tekrar bir toplantımız var. Herkes önceki çalışmaların temize geçirilip düzenlenmesi konusunda görev üstlendi. Özellikle Türk Psikiyatri Derneği’nden Ejder Bey çok yardımcı oldu. Psikiyatri Hemşireleri Derneği görev aldı ve diğer dernekler de incelemelerini yapıp tavsiye niteliğinde mesajlar iletti. 13 Ekim’de bir araya geldiğimizde tekrar göz atacağız. Bir an önce bitirmek istiyoruz. Bitirdiğimiz zaman bu çalışmayı ben yasama uzmanlarımıza vereceğim. Meclisin yasama uzmanları bu yasayı olduğu gibi gözden geçirip mecliste sunulması noktasında bir eksiğinin, hatasının olup olmadığını kontrol edecekler ve aynı anda dernekler tarafından askıya çıkarılacak-herkes görsün diye… Yasama uzmanlarına gitmiş olması, yasanın üzerinde değişiklik yapmamızı engellemiyor. Askıya çıktıktan sonra gelen taleplerle değiştirip düzenleyeceğimiz bir şeyler olursa onu tekrar yaparız. Bir an önce tamamlayıp Sağlık Bakanlığı ve meclisteki diğer partilerle iletişim kurup bu yasanın kabulü noktasında desteklerini talep edeceğiz.
4. Meslek Odası nedir ve nasıl kurulur? En küçük meslek gruplarının bile meslek odası varken, Psikolojik Yardım alanında neden bir meslek odası yok ve en kısa sürede nasıl kurulabilir?
Meslek odamız yok çünkü meslek yasamız yok. Meslek yasamızın olması Ruh Sağlığı Yasası’nın kabulüyle ilk adımı atmış olacağız. Meslek odası gibi çalışan Türk PDR Derneği var şu anda. Gerçekten alanımızın haklarını savunmak için büyük çaba gösteriyorlar. Öncelikli olarak tüm üyeler tarafından derneğe destek sağlanması gerekiyor. Ne kadar birlikteysek o kadar güçlüyüz. Önce ruh sağlığı yasası çıksın, arkasından meslek yasalarını çıkaracağız. Böylelikle meslek odamız da olacaktır.
Ruh Sağlığı Yasası Çıkınca Uzman Olmayanlar Mesleki Sınırın Dışında Kalacak
5) “Ruh Sağlığı Yasası” çıktığında ülkemizde Psikolojik Hizmetler anlamında ne gibi değişiklikler olacak? Uzmanlara ve danışanlara ne gibi standartlar ve katkılar getirecek?
Özellikle Ruh Sağlığı Yasası’nda bu alanda çalışan mesleklerin tanımlarını(Psikiyatrist, Psikolog, Psikolojik Danışman, Psikiyatri Hemşireleri, Sosyal Hizmetler Uzmanı, Çocuk Gelişimi Uzmanı, Özel Eğitim Öğretmeni) yaptık. Bu, bir sınırlama getirecek. Psikiyatri hemşireleri rotasyonlar görev almış hemşireler değildir. Onlar ayrı bir gruptur. Hemşirelik mesleğine girdikten sonra psikiyatri alanında yüksek lisans yapan hemşirelerdir. O nedenle belli yeterliliklere sahiptirler. Bunu bilmeyen arkadaşlarımız var olabilir, özellikle bilgi vermek istedim.
Psikolojik Danışman, Sosyal Hizmetler Uzmanı, Çocuk Gelişim Uzmanı, Özel Eğitim Öğretmeni; bu meslek tanımlarını yaptıktan sonra diğer mesleklere mensup olan arkadaşlarımızın arasında ve ruh sağlığı alanlarında eğitim almamış kişiler arasında bir sınır çizilmiş olacak ve eğitimi bu hizmetleri vermek için uygun olmayanlar sınır dışı kalmış olacaklar. Bizler kadar bu hizmeti alan hastaların iyiliği, güvenliği çok önemli. Yanlış yapılacak uygulamalar kişiyi canından da edebilir, yanlış yerlere sürükleyebilir. Zamanını, parasını gereksiz yere harcamış olabilir. Diğer mesleklerdeki kişiler bu alana ilgi duyuyorlarsa yapacakları şey; ikinci bir üniversite okuyup bu eğitimi almalılar. Önlerinde bir engel yok, istedikleri gibi çalışabilirler; ama önce eğitim alıp bilimsel bilgiyle yetişmeleri gerek.
Psikoterapi Ülkemizde Sigorta Kapsamına Alınabilir ve Terapi Reçetesi Yazılabilir
6) Batı’da ruh sağlığı hizmetleri büyük oranda netleşmiş durumda ve örneğin psikoterapi reçete ile yazılan bir tedavi şekli olarak uygulanıyor. Ülkemizde bu anlamda ne gibi gelişmeler olmasını öngörüyorsunuz?
Ruh sağlığı yasasında psikoterapiyi de tanımladık. Böyle bir tanımlama, bu yasayla geçerse sağlık hizmetleri içinde yer alacağından bundan sonraki süreçte bu hizmeti almak isteyenlere bir kolaylık sağlayacaktır. En azından bizim istediğimiz belli bir sayıya kadar psikoterapi hizmetini alan kişilere maddi yönden destek sağlanması, yani sigorta kapsamına alınması. Devletin sosyal güvencesinde psikoterapi hizmetleri de yer alabilir. Nasıl ilacın belli bir kısmını, yatak/bakım ücretini karşılıyorsa psikoterapiyi de karşılamak durumunda. Dünyaya şöyle bir baktığımızda bizi kaygılandıracak ciddi bozulmalar olduğunu görüyoruz. Elimizi kaybettiğimizde- organımızı kaybettiğimizde belli standartları koruyarak yaşamımızı devam ettirebiliriz; ama ruh sağlığını kaybetmiş bir insanın yaşamı, ailesiyle-çevresiyle birlikte felç olmuş durumda olacaktır. Çok daha ciddiye alınması gereken hizmetlerdir.
Aile Danışmanlığı Sertifikası Konusunda Büyük Hata Yapılıyor
7) Çevremizde gördüğümüz veya medyadan öğrendiğimiz kadarıyla birçok “Sahte Psikolog/Psikolojik Danışman” bulunuyor. Bu bireyler hem yardım alan danışanlara zarar veriyor hem de kendisini uzmanmış gibi ambalajlayarak PDR/Psikoloji mezunu gerçek uzmanların özel sektörde çalışmasını önlemiş oluyorlar. Örneğin bir danışmanlık merkezine ihtiyaç olan bölgede, faaliyetleri onlar yürütüyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz ve yaşanan sıkıntıların önüne geçmek nasıl mümkün olabilir?
Yine burada da yasanın etkisi olacaktır, diyorum. Ancak bu konuda bir bilinçlendirme yapılması gerekiyor. Bu hizmeti alacak olanların hizmeti veren kişinin diplomasına bakması gerekiyor. Ruh sağlığı yasasında meslek tanımları yaparken ilgili bölümlerin verdikleri diplomalara göre ünvanlandırma yaptık. Bu nedenle bunun dışında kalanların bu hizmette yer almıyor olması gerek. Büyük hatalar yapıldı. Ben bunu hem mecliste hem de gündemlerde dile getirdim. En son geçen hafta Aile Bütünlüğünün Korunması ve Boşanma Sebeplerinin Araştırılması Komisyonu vardı, orda dile getirdim. İnsanlar neden bu kadar çok boşanıyor? Boşananların bir kısmına bakıyoruz, ilk eşlerine geri dönüyor. Demek ki vaktinde destek alsalar o yıkıcı süreci yaşamayacaklardı, bunu görüyoruz. Bu amaçla kurduk, aynı zamanda aile bütünlüğünü bozan şeyler nelerdir, araştırıp destek olalım dedik. Komisyon, çok da güzel çalıştı, gerçi yanlış kararlar da çıktı- bunun sıkıntılarını da yaşadık- eleştirdik. Sertifika uygulaması nihayetinde aile danışmanları ile ilgili çok büyük yanlış uygulama oldu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı hatalar yaptı ve MEB ile diğer bakanlıklar da bu yanlışa dahil oldu. Aile danışmanlarının psikoloji eğitimi almamış kişilere verilmiş oldu ve bu kişiler aile danışma merkezi açma yetkilerine sahip oldu ve kendilerini terapi yapabilecek nitelikte gördüler. Bu mümkün değil! Ben kendimden örnek vereyim: Gazi PDR mezunuyum. 20 yıl MEB’de görev yaptım. 20 yıllık görevim sırasında hizmetiçi eğitimlerden geçtim. Yine aile danışmanlığında sertifikalı programlara gittim. O programların nasıl olduğunu biliyorum. Ben 9 Eylül Üniversitesi’ndeki programa katıldım. Bilimsel bir programdı. Hocalarımız, standartlara göre zamanı en iyi şekilde değerlendirdi. Ancak böyle bir eğitimden çıkıp aile danışmanlığı yapmak bence cahil cesareti olur, doğru olmaz. Çünkü belli bir noktada tıkanıp kalınıyor. Ailelere psikoterapi yapabilmek için ben psikolojik danışman olmama rağmen ekstra eğitimler aldım. Mesela Mehmet Zihni Sungur Hocam’dan Kognitif ve Davranışçı Terapi Eğitimi aldım. Bunun yanı sıra SUNGUR Hocam’dan Evlilik ve Cinsel Terapi eğitimi aldım. Cinsel Terapi yapmak için aldığım eğitim de yeterli değil. Hiçbir zaman cinsel terapi noktasında da kendimi yeterli göremem. Onun eğitimini daha uzun ve ayrı almak gerekiyor. Yani bu eğitimi aldım diye cinsel terapiye girmedim. Bunun yanı sıra Hürol FIŞILOĞLU hocamızdan da Aile ve Evlilik terapilerini tamamladım ve bütün bunları süpervizyonlarıyla yaptım.
Şimdi ben psikoloji eğitimi almış biri olarak Aile Danışmanlığı yapmak için sertifika alıp ekstra eğitimlere ihtiyacım olduğunu düşünürken farklı alanlardan çıkan arkadaşlar –sosyoloji, çocuk gelişimi, hemşirelik- psikoloji için ayrı eğitim gerekiyor. Ben şu an üzülüyorum: Nasıl hizmet veriyorlar, hizmeti alanlar seanslardan nasıl çıkıyor? Onlar iyi bir şey yaptığını düşünüyor; ama bunun sağlıklı olduğunu ben düşünmüyorum. Aile Danışmanlığı bir yüksek lisans programıdır. Yüksek Lisans unvanıyla verilmiş bir programı(ALES-YDS gibi ciddi sınavlardan geçip tez hazırlamak suretiyle ciddi emek ve süreç isteyen program) 300-400 saatlik eğitimle alıyorlar; bu kişilerden biri de benim. Ama bunu doğru bulmuyorum, büyük haksızlık. Bu konuların düzenlenmesi lazım, alan ihlallerinin düzenlenmesi lazım, alan ihlali kul hakkı yemektir. Bu konuda biz, elimizden geleni yaptık, Türk PDR Derneği de destek verdi. Örneğin rehber öğretmen kursları vardı. Kursları durdurduk, artık kurs yok. Görev alanlar da önceden kurs alanlardır. Bu kurslara gelip de iş sahibi olmak isteyenlerin de haklarına sahip çıkmak gerekiyor. Mesela sosyoloji, çok değerli bir bilim dalı. Eğer sosyolojiye gerekli önem verilmiş olsaydı, bu arkadaşlarımız istihdam etmiş olsaydı bugün bu sorunların belki de yarısı yaşanmayacaktı. Göç alan bir ülkeyiz, onlara da çok ihtiyacımız var. Mutlaka istihdam kapıları açılmalı; ama herkes kendi alanında çalışmalı.
Yeni Yönetmelik Yapılacaksa, Bir Çalışmayla-Çalıştayla Gerçekleşir
8) Özellikle MEB rehberlik kadrosunda çalışan psikolojik danışman ve rehber öğretmen arkadaşlarımız, yeni yönetmelik taslağı, alan dışı atamalar, rehberlik kursları gibi birçok durum nedeniyle ciddi anlamda motivasyon kaybı yaşıyor. Bu sorunların çözümü için neler yapılabilir ve halen görev yapmakta olan meslektaşlarımıza neler söylemek istersiniz?
Rehberlik kursları bitti, o sorunu çözdük. Yönetmelikle ilgili olarak elimizden geleni yapıyoruz, mücadele ediyoruz. Mecliste şartlarım neyi gerektiriyorsa nereye kadar yetkim varsa desteğimi sunuyorum. Yakın tarihte bir basın açıklamam oldu. Milli Eğitim Bakanına soru önergem oldu. Ondan önce de Milli Eğitim Bakanı ile bunun doğru olmayacağı noktasında bizzat görüştüm, bilgi verip desteğini istedik. MEB’de çalışan kişilerin bazı ısrarcı ve anlayamadığımız tutumu belli bir noktaya kadar bu yönetmelik çalışmalarını getirdi; ama sanırım şu an durduruldu. Eğer yeni bir yönetmelik yapılacaksa bu yapılacak bir çalışmayla-çalıştayla gerçekleşir. Çocuklarımız çok kıymetli. Onların iyi olması, verdiğimiz hizmetin kaliteli olması, verimli olması gerçekten çok önemli. Yüce milletimizin buna ihtiyacı var, sağlıklı bir nesle ihtiyacı var; iyi eğitilmiş, imkanlarından sonuna kadar yararlanmış bu çocuklarımız, bu vatanı-milleti devralacaklar. O nedenle iyi yetişmeleri için elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Bunu nasıl yapabiliriz?
Akademisyenler, alanında tecrübe kazanmış okul psikolojik danışmanları bir araya gelir, toplanılır ve en iyisi yapılmaya çalışılır. Yoksa birilerinin şikayetine bakılarak okul psikolojik danışmanlarının çalışma şartlarının maalesef doğru olmayan bir şekilde değiştirilmesi, hiçbir şeyin çözümü değil tam tersine bir uygulamadır. Ve bunun yanı sıra psikolojik danışman unvanının yönetmelikten çıkarılıyor olması; bu çok yanlış bir şey. Çünkü psikolojik danışmanlık, verdiğimiz hizmetin temelidir. Çünkü diplomalarımızda psikolojik danışman ve rehber unvanı yazar. Bu unvanın kullanılmasını engelleyenlerin zihniyetini anlamak çok zor.
9. Mesleğinizi icra ederken yaşadığınız, bir olumlu ve bir olumsuz hatıranızı bizimle paylaşır mısınız?
Meslek yaşantım çok verimli, dolu dolu güzel geçti. İşimi yaparken çok mutluydum. Beni üzen olay; yıllar önce ilköğretim okulundayken 8 ve 11 yaşlarında doğudan 2 çocuk nakil geldi. Biliyorsunuz, biz her olaydan kolay kolay etkilenmeyiz. Büyük olan çocuğumuz bir gün eve gittiğinde anne ve babasını (mühendis) evde vurulmuş olarak buluyor. Terör olma ihtimali yüksekti. Anne ve babalarının naaşı, eşyaları bir tıra yükleniyor, çocuklar da aynı araçta. O çocukların bundan sonraki dönemde bana anlattıkları, yaşadıkları süreç beni gerçekten çok etkiledi.
Mesleğimi icra ederken her şey o kadar güzeldi ki! Özellikle beni gülümseten olayı anlatmak isterim. Bir ara ilköğretimde sınıflar başarılı-başarısız diye ayrılırdı. Bu, benim karşı çıktığım bir şeydi. Başarısız olduğu iddia edilen sınıflar hep problemli olur, kendilerini itilmiş-kakılmış hissederler. O sınıflara giren öğretmenler hep isteksiz giderlerdi. Ve nihayetinde okul kapanırken bu çocuklar bir patlama yaşar, yine buna benzer bir olay yaşamıştık. Başarı düzeyi epey altta olan sınıfın çocukları sınıflarını harap ederek isyan ettiler. Okulun camlarını taşladılar, okulu taşlayan çocuklar tespit edildi ve velileri çağrıldı. Bir velinin savunması çok ilginçti: “Hocam benim çocuğum cama taş atıp camı kırmadı; kırılmış camdan içeri taş attı” dedi.
Sadece Meslek Alanına Yönelmeyin, Hassas Davranın Ama Siyasetle De Uğraşın
10) PDR öğrencilerinin siyaset yapması ve sizi örnek alarak gelecek yıllarda milletvekili olması konusunda neler söylemek istersiniz? Bu durumun, hem mesleğimize hem ülkemize ne gibi katkıları olur?
Bu çok hassas bir konu. 20 yıl MEB’de çalıştım; ama mümkün olduğu kadar siyasi kimliğimi ortaya koymamaya çalıştım. Tabii, bir siyasi duruşum vardı. Her şeyden önce Cumhuriyete, Atatürk değerlerine sahip olup bunu ortaya koyan psikolojik danışmandım. Bu konuda çok dikkat edilmesi gerekiyor. Gömleği nerede giyip nerede çıkartmanız gerekiyor, buna çok dikkat etmeniz gerekiyor. Hani deriz ya eve girdiğinizde iş gömleğini çıkarın asın, işe gittiğinizde annelik/babalık gömleğini asın, gibi. Bu konuda çok hassas davranılması gerekiyor. Çünkü biz vatanını milletini seven, vatanına milletine hayırlı yetişen, ruh sağlığı gelişen ve hataları-kusurları olabilir, yanlış olduğunu düşündüğümüz inançlara sahip olabilir, önemli olan bu kişilerin doğruyu bulması. O nedenle bu konuda çok hassas davranmaları gerekiyor; ama siyasetle de uğraşmaları gerekiyor. Çünkü siyaset bir bakıma toplumu yönetme biçimidir. Belli bir siyasi grup yönetir, belli bir siyasi grup mücadele eder. Psikolojik danışman arkadaşlarımızın böyle bir görevde yer alması gerçekten çok önemli. Çünkü şöyle bir baktığımızda bize ihtiyaç var. Siyasette, devlet yönetiminde ihtiyaç var. Kendi siyasi görüşlerini de hesaba katarak bu çalışmaları yapmalarında bir sakınca yok, hatta faydalı da olur.
Ne kadar fazlaysak o kadar güçlüyüz; ama burada sapla samanı birbirine karıştırmamak gerekiyor. Ben şu anda mesleğimi meclise taşıdım. Düşündüğümüz zaman daha önce psikolojik danışman olarak okullarda yaptığım çalışmaların niteliği-kapsamı değişti; ama bir uzantısı olarak mecliste bu çalışmalar devam ediyor. Kendilerini siyasi anlamda çok iyi yetiştirsinler, çok okusunlar. Sadece meslek alanlarına yönelmek yeterli olmuyor. Ben yıllarca psikoloji alanında okudum; ama aktif siyasete girdiğimde eksik taraflarımın olduğunu fark ettim. Mesela şu anda sosyolojide yüksek lisans yapıyorum ve büyük faydasını görüyorum. O nedenle kendilerini iyi yetiştirmeleri gerekiyor ve bizim mecliste olmamız, mesleğimizi ortaya sunuşumuzla birlikte farklı bir misyon kazanmış oluyoruz. Mesela biz daha uzlaşmacıyız, daha sakiniz. Psikolojik danışman arkadaşlarımızın ciddi bir sorunu yoksa %95’i böyledir. Bu tavrı siyasete taşımak bence çok önemli. Kaldı ki siyasetin toplum içindeki algılanışı kavgaya varan tartışmalar, hakaretler… Bunların önüne geçmek için belki de psikolojik danışmanların mecliste olması bu noktada büyük bir hizmet gibi geliyor bana.
Meslektaşlarımız Her Zaman Birbirine Destek Olsunlar, Bilgilerini Paylaşsınlar
11) PDR bölümüne yeni başlayan arkadaşlarımıza ve mesleki anlamda kendini geliştirmek isteyen meslektaşlarımıza önerilerde bulunur musunuz?
Her şeyden önce çok okusunlar. Alanımızda o kadar çok okunacak kitap, makale var ki çok iyi bir okuyucu olmaları gerekiyor. Hizmetiçi eğitimlere mutlaka katılsınlar. Bunun dışında eğitim alabiliyorlarsa dışardan eğitim alsınlar. Eğitimlerin sertifikalarının güvenilir olup olmadığına, eğitimi veren kişilerin doğru insan olup olmadıklarına baksınlar ve aldıkları eğitimleri uygulasınlar. Önceden bana alanımızda çalışmak suyun üstüne yazı yazmak gibi geliyordu; çünkü hemen sonucu alamıyoruz. Yıllar sonra gelen dönütler ne kadar mühim bir iş yaptığımızı ortaya koydu. Alanımızdaki uygulamalar çok güzel. Bu uygulamaları ellerinden geldiğince teknikleriyle yerine getirsinler ve her zaman birbirlerine destek olsunlar. Ben bu mesleğin ilk mezunu değilim; ama ilk mezunlarındanım, 1991 mezunuyum. Nazilli’de göreve başladığımda ki mezuniyetimin üstünden 5-6 yıl geçmişti. Ne iş yapıyorsunuz diye sorduklarında rehber öğretmenim dediğimde; “Aa ne güzel! Boş zamanlarınızda turist gezdiriyor musunuz?” diyorlardı.
Tanınmış bir meslek grubu değildik; ama öyle güzel tanıttık ki… Oraya gittiğimde görev yapan 3 arkadaşım vardı, bir yandan da yeni mezunlar geliyordu. Belli aralıklarla birimizin okulunda toplanıyorduk, ne geliştirdiysek birbirimizle paylaşıyorduk. Yeni gelen mezunlara ürettiğimiz, geliştirdiğimiz her şeyi verdik ve paylaştıkça çoğaldı. Bazı insanlar paylaşmaktan korkarlar. Ne kadar çok paylaşırsanız başarınız o kadar artar. Bulunduğumuz bölgede çalışmalar, konferanslar yaptık. Mesleğimizi o kadar güzel tanıttık ki artık eğitimin vazgeçilmez kolu olduk, velilerin vazgeçilmezi olduk, önyargıları yıktık. Güçlü olduğumuz için, bir arada olduğumuz için… Destek olsunlar, paylaşsınlar. Benim meslek yaşamımın bana öğrettiği en önemli kazanım.
Eğitim Dışındaki Farklı Alanlarda Da Çalışabilirsiniz
12) MEB’e yapılan rehberlik atamaları son yıllarda 700 ile 1000 arasında değişiyor. Aynı zamanda her yıl 7000 mezun veriyoruz. Alımlar azalıyorken bu kadar mezun verilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda PDR bölümleri ile devletin eğitim yöneticileri ne gibi çalışmalar yapmalı?
Çok sayıda çocuğumuz ve gencimiz var. Bu çocuklarımız da yetenek ve ilgi alanlarına göre tercih yapıyor. Tercih yaparken de popüler olan mesleklere yöneliyorlar. Devletin kaynakları belli, alabileceği sayı belli. Alabileceği sayının altında aldıkları için biz kendilerine sürekli uyarılarda bulunuyoruz; ama eninde sonunda tıkanacak. Çok mezun veriyoruz çünkü özel okullar, ilgi var diye çok sayıda PDR bölümü açmakta ve hatta online eğitim yapmaya çalışanlar olmakta. ÖSYM ve MEB nasıl bir çalışma yapar? Onu akademisyenlerle bir araya gelip değerlendirerek yapar. Ama şunu unutmamak lazım ki ben kendi çocuklarıma da aynı şeyi söylüyorum. İkisi de üniversite öğrencisi; oğlum Uluslararası Ticaret okuyor, kızım Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi okuyor. Özellikle kızıma söylüyorum; Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi neredeyse tüm ilçelerde var. Eğer iş sahibi olmak istiyorsan kalifiye eleman olman gerek. Bu belki 2. üniversite olur, yan dal olur veyahut kendini çok iyi yetiştirebileceğin sertifika programlarına gitmen gerekir, yabancı dilinin olması gerekir. Bunlar, benim kendi çocuklarıma söylediğim şeyler… Biliyorum ki onlar da ilerde aynı sorunu yaşayacak. Belki ilerde tıp mezunları ki bugün çıkınca hemen işe girdiğini söylüyoruz, onlar da benzer sorunu yaşayacaklar. Ne yazık ki bu sorunları yaşayacağız. Bu sorunların önüne geçmek çok mümkün olmayacak. Arkadaşlarımız kendilerini mutlaka çok iyi geliştirsinler. Eğitim alanında çalışma odaklı olmayabilirler, farklı alanlara kayabilirler. Mesela sanayilerin, fabrikaların da ihtiyacı olacak, endüstriyel alanda ihtiyaç olacak… Çocuklarımızın ufkunun geniş olması, farklı alanlarda uzmanlaşmaları gerekiyor.
Mesleki Bazı Sorunlar Yaşasak Da Geleceğimiz Daha Güzel Olacak
13) Her yönden değerlendirdiğimizde, ülkemizde PDR alanının ve Psikolojik Hizmetlerin geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben mesleğimi çok seviyorum, gerçekten yapmak istediğinizde çok avantajlı görüyorum; özelde çalışabilirsiniz, devlette çalışabilirsiniz, kendi adınıza açtığınız özel çalışmalar yapabilirsiniz… Belli sorunlar yaşama ihtimalimiz olsa da akıllı adımlar attığımızda geleceğimizin iyi olacağını düşünüyorum.
Sosyal ağlar eskisi gibi değil. Sosyal dayanışma ağlarımız önceden çok farklıydı. Bir kişinin bir sorunu olduğunda ailesinden birine anlatabilirdi, akrabasına anlatabilirdi, yakın komşusuna anlatabilirdi. Sosyal ağlar yıkıldı. Bu yüzden kendilerine uzanacak yardım eli arıyorlar. Şimdilik hata yapıyorlar, profesyonel olmayanlara gidiyorlar; ama insanlar bilinçlendikçe profesyonel olanı ayırt edip onlara gidecektir. Avrupa’ya baktığımızda en çok kazanan kişilerin psikoloji eğitimi alıp bu hizmeti veren kişiler olduğunu zaten görüyoruz. Bizim ülkemizde de böyle olacaktır. Dediğim gibi genç meslektaşlarımızın kendilerini çok iyi yetiştirmeleri gerekiyor.
Röportajı Gerçekleştiren: Psikolojik Danışman Sema KÜSMENOĞLU
Bu haber toplam 11248 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.