O Yasak Elmayı Yememeliydik!

O YASAK ELMAYI YEMEMELİYDİK!

Aslında yasaklar dünyanın varoluş sürecinin başlangıcından bu yana mevcutturlar. Peki sizce de yasaklar delinmek için mi vardırlar? Siz de kırmızı ışıkta geçmenin, kuralların tersine gitmenin verdiği hazın başka bir yerde olmadığını düşünenlerden misiniz? Yasakların zihnimize sinsi fısıldayışları eksik olmaz. “Acaba yapsam mı?” sorusunu kendimize sordurur ve bizi ikileme sürükler. Düzen bozma konusunda oldukça maharet sahibidirler.

Çeşit çeşittirler. Devletin koyduğu yasalar çerçevesindeki kurallar ve yasaklar, anne-babalarımızın bize küçükken yasakladığı şeyler, bir de bizim kendimize yasakladıklarımız veya yasaklamaya çalıştıklarımız. “Bir daha asla sigara içme!”,!” “Başkasının malına göz koyma!”. Birey yasaklara uyma ve uymama çelişkisi içerisinde hayli sorunlar yaşıyor. Tam da Freud’un bahsettiği id ve süperego çatışması bu çelişkiyi açıklıyor..

Peki yasak olan bir ilişkiyse? Gerekçesi de partnerinizin bir başkasıyla evli olmasıysa…Toplum tarafından zehir zemberek eleştirilere maruz kalan öteki kadın yana da öteki adam olmak. Toplumun ahlaki değerlerine aykırı davrandığınız anlayışıyla yargılanmak şöyle dursun bir de kendi iç çatışmalarınız sizin altında ezileceğiniz birer yük haline gelirler. Bu durumun insanın ruh sağlığını etkileyen yanları çok fazladır. Eğer birey birlikte olduğu kişinin evli olduğunu sonradan öğrenmişse bu onda hayal kırıklığına sebep oluyor ve bazen ilişkiye son vermesi gerektiği bu noktada ilişkiyi sonlandıramıyor. “Bu ilişkiye emek verdim” düşüncesiyle kırgınlık ve güvensizliğe rağmen ilişkiye devam ediyor.

Karşı tarafın evli olduğunu bildiği halde ilişki yaşayanlar için ise süreç farklı seyrediyor. Başta her şey kabul etmiş görünüyorlar. “Zaten evliliğinde mutlu değil, yakında eşinden ayrılacak, ona aşığım bu ilişkiyi yaşamak istiyorum ondan başka bir beklentim yok” gibi bahanelerle ilişki yaşanıyor. Ancak bir süre sonra ilişkiden beklentiler artıyor. Sevdiği kişiyi paylaşmak, sınırlı zamanlarda görüşmek ve istediği zaman arayamamak kızgınlık yaratıyor. Üstüne üstlük karşı tarafın eşinin ve çocuklarının yükünü üzerinde hissetmek suçluluk ve pişmanlık duygularının oluşumuna sebep oluyor. Ayrıca eşle yaşananlar ve eşe sunulan imkanlar da bir süre sonra kıskançlığa sebep oluyor. Sürekli sevgisi sorgulanıyor. Sık yaşanmaya başlanan bu sorgulamalar karşılıklı güvensizliği doğuruyor. Eşit şartlarda ilerlemeyen ve güven olgusunun zayıfladığı bu ilişki tükenme evresine geliyor. Öte yandan yasak bir ilişki yaşandığı için çevresindeki kişilerin tepkisi hatta bir süre sonra arkadaşlarını kaybetmesi, kişinin yalnız kalmasına ve tamamen karşı tarafla ilişkisine odaklanmasına sebep oluyor. Bu durumda karşı taraftan beklentileri artırır. Daha yoğun bir ilgi bekliyor. Beraberliği paylaşmak hiçbir insanın hoşuna gitmez, kişi özel olmak ister. Öteki kişi her ne kadar durumu kabullense de bir taraftan da yaşadığı hayatın toplum kurallarına uymaması onun içsel çatışmalar yaşamasına sebep olur. Hep olumsuz bir durumla karşılaşacağı endişe ve kaygısı birdenbire başlayan kalp çarpıntılarına, nefes alamamalara daha da kötüsü depresyon ve panik atağa yol açar. Bu noktada psikolojik destek almak kendiniz için en doğru karar olacaktır.

Peki ya sizin “yasak”larınız “yasak”lanışlarınız neler ?

 

Bu yazı toplam 3014 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.